Ekonomik büyüme dünyanın bütün kapital devletlerinin öncelikli amacıdır.
Öncelikli amacın ekonomik büyüme olmasının insan sömürüsü dışında etkileri de mevcuttur. Bunların başında ise çevre ve çevrenin önemsenmemesi durumu gelir.
Ekonomik büyümeyi ilk öncelik olarak ele alan bireyler ve devletlerin gerekli bile olsa ekonomik büyümeyi engelleyebilecek her şeyi ikinci plana atıp yok sayabilirler.
Bu durumun direk zararlı yansımalarından birisi de çevre üstünedir. Kapitalist düzende büyük kar getirecek ancak çevreye zararlı fabrikalara, santrallere insani açıdan yanlış bile olsa devletin ya da bireyin ekonomik büyümesine katkı sağlayabileceği için göz yumulur.
Ve kapitalist devlet kendisine yönelen çevre tepkilerin karşı "diğer güçler ülkemizin kalkınmasına engel olmak için çevrecileri kullanıyorlar." milliyetçi propagandasını yapar. (bu vurgu göstermektedir ki milliyetçilik kapitalizmin önünde engel değil kapitalizmin yanında bir yardımcıdır.)
Bunun en basit örneğini ülkemizde kurulmak istenen nükleer santralde görmek mümkündür. Çevreye zararlı olduğu için büyük kitlelerce karşı çıkılan nükleer santrale karşı devletin propagandası açıktır:
"Nükleer santral dünyada sözümüzün geçmesi ve ekonomimizin büyümesi için zorunluluktur."
Bu mesajın altında yatan diğer mesaj da "nükleer santrale karşı çıkan kitleler ülkesine ve ülke ekonomisine ihanet etmektedirler" mesajıdır. Böylece santrale karşı olan insanlar toplum nezdinde dışlanmaya uğrarlar.
Bu noktada kapitalizmin gerçek yüzü de ifşa edilmiştir. Kapitalizm insanlık için değil ekonomi(para) için vardır. Para getirecek çevreye zararlı faaliyetlere göz yumarak asıl olan insan hayatını hiçe saymaktadır.
Demem o ki a dostlar, insanca yaşayabilmek için bu kapitalist düzeni yıkmamız artık farzdır.
23 Mart 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder